Logo

Size iyi geleceğiz...


Icon

Telefon

+90 850 308 31 93

Icon

E-Posta

altunizade@isavak.org

Icon

Adres

Altunizade Mah, Kısıklı Cad. NO:51 Üsküdar / İstanbul

Bülten


Çocuklarda Korkuyu Anlamak

15 Ocak 2025 Çarşamba
Blog Details

Korku, bir tehlike karşısında hissedilen bir savunma tepkisidir. Her ne kadar olumsuz bir duygu olarak görülse de korkunun birçok işlevi vardır. Korku sayesinde beden tehdit karşısında “savaş ya da kaç” sinyali verir. Korku; insanların kendilerini korumalarını, hayatta kalmalarını, tedbir almalarını ve zorluklara hazırlanmalarını sağlar.

Çocukluk dönemindeki korkular normal bir gelişim sürecinin parçasıdır. Çocuklar çevreyi anlamlandırmaya ve güvende hissetmeye ihtiyaç duyarlar.

Çocuklarda korkular gelişim dönemi özelliklerine göre gruplandırılır. Bebeklik döneminde; yüksek seslere, yabancılara, ani hareketlere ve bakım verenden ayrılığa karşı korku gözlemlenir. Erken çocukluk döneminde; karanlık korkusu, yalnız kalma korkusu, doğal afet korkusu ve hırsız korkusu vardır. Canavar gibi hayali varlıklardan da çocuklar korkarlar. Okul çağı döneminde ise; çocuklarda akademik başarısızlık ve dışlanma korkusu başlayabilir. Korku figürlerinden, hastalıktan, aile bireylerini kaybetmekten ve ölümden korkarlar. Bu dönemde korkular daha gerçekçidir. Bunlar gelişimsel korkular olarak adlandırılırlar.

Bir diğer grup ise modellenmiş korkulardır. Çocukların çevrelerini gözlemlerler ve özellikle de ebeveynlerinin davranışlarını taklit ederler. Çocukların gözlemleyerek öğrendikleri korkuları kendi davranışlarına yansıtmalarına modellenmiş korkular denir. Aile üyelerinin böcek görünce verdikleri tepkiyi gözlemleyen çocuklar böcekten korkmayı öğrenmiş olurlar. Güvendikleri kişilerin verdikleri tepkileri “doğru” kabul ederler. Örümcek görünce çığlık atıldığını gören çocuklar örümcek gördüklerinde çığlık atarak taklit edebilirler. Çocuklar modellenmiş korkuları genelleyebilirler. Örümcekten korkulan bir ailede yetişen çocuklar tüm böceklerden korkmaları gerektiğini zannedebilirler.

Deneyimsel korkular da çocukluk dönemindeki korkulardandır. Çocukların yaşadıkları, gördükleri ya da duydukları bir olaydan kaynaklanır. Korkutucu deneyim sonrasında çocuklar korku geliştirebilirler. Çocuklar korkutucu deneyimi hatırladıklarında tekrar korkabilirler. Kedi tırmalayınca kedilerden korkmaları ya da ekranda izledikleri videolardaki korkutucu figürlerden korkmaları deneyimsel korkulara örneklerdir. Travmatik deneyimler ise çocuklarda daha ciddi ve kalıcı etkilere sebep olabilirler.

Çocukluk dönemindeki korkularla baş etmenin birçok yolu vardır. En önemli olan çocukların korkularını küçümsememek ve dalga geçmemektir. Çocukların duygularını anlamak, kabul etmek gerekir. Empati kurarak çocuklara duyguları yansıtılabilir. Böylece, çocuklar duygularını ifade etmek için alana sahip olurlar. Korku duygusunun doğal olduğu çocuklara açıklanarak yalnız hissetmelerine engel olunabilir. Çocuklar korkularıyla başa çıkmak için adımlar attıklarında cesaretlendirmek korkularıyla yüzleşmelerine yardımcı olur. Çocuklara korkuları ile “bundan mı korkuyorsun?” gibi cümlelerle baskı kurulmamalıdır. Baskı çocukların duygularını gizlemelerine ve gerilmelerine neden olur. Korkunun kaynağını bulmak önemlidir. Ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını anlamak önlem almayı ve doğru yaklaşımı belirlemeyi sağlar. Korkulara sebep olan unsurlar ortadan kaldırılmalıdır.

Gelişimsel korkularda çocukları korkuları hakkında bilgilendirmek faydalı olur. Bilinmeyen korkutucudur. Elektrik süpürgesinden gelen sesten korkan çocuklara sesin nereden geldiği anlatılabilir. Korkularına uygun hikâye kitaplarından destek alınabilir. Korkularını anlamlandıran çocuklar duygularını daha kolay kabul ederler. Hayal güçlerinin etkisiyle oluşan korkuların gerçek olmadığını anlarlar.

Korkularla baş etmenin en iyi yolu korkulan nesneyi komik hale getirmektir. Korkuya gülebilen çocukların korkularında azalma görülür. Gülmek çocukların ortada bir tehdit unsuru olmadığını anlamalarını sağlar. Korktukları nesneye gülmeye başladıklarında stresleri azalır ve rahatlama ortaya çıkar. Çocuklar güldüklerinde zihinlerinde korkulan nesne yeniden çerçevelenir. Böylece, çocuklar korkularına farklı bir pencereden bakmayı öğrenir. Çocukların gülebilmeleri için komik oyunlar oynanabilir ya da komik videolar izlenebilir. Korkulan nesne komik bir şekilde giydirilebilir ve eğlenceli aktiviteler yaparken hayal edilebilir.  Bir diğer yöntem ise çocuklara korkulan nesne ile ilgili oyuncaklar almaktır. Kepçe sesinden korkan çocuklara kepçe oyuncakları almak, doktora gitmek istemeyen çocuklara doktor seti alıp eğlenceli doktor oyunları oynamak korkunun azalmasına yardımcı olur. Ayrıca, korkuyla ilgili oyunlar kurup oyunda çözüm yolları aramak ve korkuyla yüzleşmek de önemli bir yöntemdir.

Modellenmiş korkularda, korkan kişinin korkusu ile baş etmeyi öğrenmesi gerekir. Çocuklar güvendikleri kişilerin korkularını yendiklerini görünce cesaretlenirler. Özellikle ebeveynlerin korktukları nesne karşısında sakin ve kararlı bir tutum sergilemeleri çocuklar için sağlıklı bir örnek olur. Ebeveynlerin korkuları ile nasıl baş ettiklerini anlatmaları çocukların korkuların geçici olduğunu düşünmelerini sağlar. Deneyimsel korkuların kaynağı ekran ise çocukları korkunç oyunlardan, çizgi filmlerden uzak tutarak korumak gerekir. Çocukların ekran süresinde maruz kaldıkları içerikler kontrol edilmelidir. Ekrandaki korku figürleri çocukları travmatize edebilir. Bu gibi durumlarda çocuklara ekran mahrumiyeti uygulanmalıdır.

Gelişimsel korkular çocukların bulundukları gelişim evrelerinin doğal bir belirtisidir. Çoğunlukla zaman içerisinde korkular azalır. Ancak bütün yöntemler denenmesine rağmen 1 aydan uzun süren çocukluk dönemi korkuları için bir uzmana danışılmalıdır. Deneyimsel korkular travmatik olabilirler. Bu yüzden korkulan nesneyi komik hale getirme yöntemi travmada kullanılmamalıdır.

 

Psikolog Elif Büşra Bozali Güneş